Giriş Yap

Firkete Hesabına Giriş Yap


Nedim Gürsel'i soruşturmalık yapan son romanı ''Allah'ın Kızları''

Yazar Nedim Gürsel hakkında, İslamiyet'in doğduğu toprakları ve Hz. Muhammed'i bir roman kahramanı olarak yansıttığı "Allah'ın Kızları" Romanı nedeniyle "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılamak" iddiasıyla soruşturma açıldı.

 

   Doğan Kitapçılık'ın yayımladığı kitabından soruşturmalık olan Gürsel geçtiğimiz günlerde Le Monde gazetesine, "Bu, İslam'ın doğası hakkında bir sorgulama girişimi benim için. Dini eleştirmiş de olabilirdim. Bu benim romancı olarak özgürlüğüm. Ancak amacım da bu değildi" dedi. Nedim GÜRSEL bu açıklamaları  Le Monde gaztesınden gazeteci Guillaume Perrier'ye yaparken yanındaydım.Bir akşam üstü Fransız gazeteci ve sevgili eşine yemekte eşlik ettım.Oldukça hareretli konuşmalar geçti aralarında,bu olayla birlikte bir çok konu konuşuldu ve Turkiye'de özgürlüklerin boyutu tartışıldı.Bu davayla ilgili olarakta Gürsel'' laik Türkiye mahkemelerinin dinin eleştirisini mahkum etmemesi gerektiğini'' söyledi.

     Gelişmeyi İnternet günlüğünde "Nedim Gürsel ve Adalet" başlığıyla haberleştiren Perrier, Ceza Yasası'nın 216/3 maddesinden soruşturma yürüten Şişli Savcılığı'nın kitaba henüz dava açmadığını ancak dinin eleştirisinin Türkiye'de pek kolay olmadığını savunuyor.

    "Türkiye'de bu tür eleştiriler içerisinde yer almak daima zor oldu. Bunun miladı da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelmesi değil. Örneğin, Salman Rushdie'nin "Şeytan Ayetleri" Kitabı Türkçeye çevrilmedi." diye yansıttı.

    Düşünülenin ve bazı köşe yazarlarının söyledikleri gibi bu roman son zamanlarda tüm Türkıye'de hararetle tartışılan türban olayına ve gündeme uygun düşsün prim yapsın dıye yazılmadı.Nedim Gürsel bu romanı çok önceden düşündü ve uzun araştırmalar sonucunda piyasaya çıkardı.Romanın yazılmaya başlanması aşamalarında yanındaydım,Nedim Gürsel Kitabını yazmaya başlamadan önce araştırmalarını sürdürdüğü ve vaktının çoğunu geçirdiği Hz. Muhammet'in yaşamını araştırmak için Paris'teki Arap Dünyası Enstitüsü'nde teologların anlatımlarına uygun olarak yansıtmıştır...Yazarın kafasından bunlar geçerken Turkıye'de turban meselesı daha konuşulmuyordu bıle.Roman bittı ve Doğan Kitapçılığa gelip yayın için sözleşme imzalandığında bu olayların hiç bırı yoktu gundemde.Yanı sadece bır tesaduf gundemı yakalamış olmak buda romanın şansı demek daha doğru...

    Unutulmaması gereken bir şeyde, bunun bir roman olduğu, romanlarda kahramanlar her zaman olur ve karşılarında gerektığınde bunda yapıldığı gıbı, düşmanlar yaratılır.Burda roman kahramanı olarak, tabıkı buyuk bır cesaretle Hz Muhammed verıldı.Soruşturma kapsamında verilen açıklamaları ve suçlamaları okudum romanın içinde bulunan kahramanların bırbırıyle konuşmaları ve karşısında Hz Muhammed'ın duşmanlarının soyledıklerı var.Hepimiz bılırız kı duşmanlar hiç bır zaman  guzel ve ıyı şeyler soylemezler hakkımızda.

    Roman çok seslı bir dille ustaca kaleme alınmış,buda Nedim Gürsel'in 40 yılı aşkın bir suredır edebıyat dunyasının içinde olmasının verdığı bir ustalık olsa gerek.Allah’ın Kızları” birbiri ardına, nesillerdir anlatılagelen hikayeleri, masal anlatır gibi şiirsel bir dille anlatıyor. Nedim Gürsel roman için ikinci tekil şahısta anlatıyı seçmiş ve bence çok da iyi etmiş. Romanın anlatıcısı, “sen” diye hitap ediyor anlattığı kişiye: bu, küçük bir çocuk olduğu gibi, dolaylı olarak aynı zamanda okur da oluyor. Okuru babaannesinin masallarını dinleyen bir çocuk konumuna koyarak anlatıyor. “Dedenle Cuma namazına giderken…” diye başlıyor örneğin bir bölüm. Sanki çocukluğunda hayal meyal hatırladığı anılarını büyüklerinin ağzından yeniden dinliyor.

 
   İkinci kişiye anlatılması zor bir anlatım olmasına rağmen, yazarın amacına tam hizmet ediyor. Masal dilinden uzaklaşmamış, okur ile çocuğu bir bütün olarak düşünmüş ve belki de en önemlisi, uzak diyarların, geçmiş zamanların hikayelerini, bir çocuğa anlatırken yapılan cinsten abartılarla, efsanelerle süslüyor. Anlatım hiç dağılmıyor, hep aynı sesten dinliyoruz hikayeleri.
Romanın formuyla ilgili bir başka özelliği de, her bölümün farklı karakterlerin dilinden anlatılıyor olması. Çoksesli bir anlatı kurmuş Gürsel. Her dört bölümde bir Uzza, Manat ya da Lat’ın başlığını taşıyan, onlardan birinin ağzından dile getirilmiş anlatı yer alıyor. Böylece bölümlerin nasıl romanın dokusunu oluşturduğunu da görme fırsatı oluyor okur. Üst üste gelen simetrik anlatılar, yapıyı oluşturuyor.Allah’ın Kızları”nın konusunu anlatmak çok zor. Roman farklı çağlarda geçen, kutsal kitaplarda bahsedilen öykülerden oluşuyor. Gürsel hoş şekilde öyküleri birbirlerine bağlayarak bugüne kadar getiriyor. Örneğin, romanın başlarında hazreti Muhammed’in doğumundan önce babasının ve dedesinin hayatlarını anlatıyor. Peygamberin dedesinin anlatıldığı bölümlerin içinde, anlatıcı kendi çocukluğuna, dedesine göndermeler yapıyor.

   Öyküler arasındaki benzetmeler çok zekice yapılmış. Benzer temaları çağlar ötesinde yinelendikçe, romandaki kişiler ve olaylar belirginleşiyor. Romanda yazarın sık kullandığı temalardan biri, kurban. İlk başlarda İbrahim peygamberin oğlunun boğazını kesmek üzere dağa çıkışını anlatıyor. Ardından küçük bir çocukken dedesinin evinde, kömürlüğün yanına bağlanan, kurban bayramında kesilmeyi bekleyen koçtan bahsediyor. Kesilen kurban, aslında çocukların yaşamlarının bedeli. Çocuk bir şekilde kendi yerine kurban edilen hayvana karşı bir suçluluk duyuyor belki, ama kendisinin hayatta kalması için bunun zorunlu olduğu söyleniyor ona. Çocuk zihninde kurban, kendi yaşamının ne denli değersiz, kolay kaybedilebilir hatta kendini sevdiğini zannettiği büyükleri tarafından harcanabilir olduğunu gösteriyor.
    Yazarın kullandığı bir başka tema da, yol. Kays gibi, şehvet için yolculuk yapanlar var ama bir de, hayatı yollarda arayış içinde geçen dervişlerin hikayeleri var ki, bunlar romanın en güzel hikayeleri. Cennete giden yola girmek için yıllarca iz süren dervişin hikayesi Yunus Emre’nin satırlarıyla son buluyor:
  “Cennet cennet dedikleri
   Birkaç köşkle birkaç huri
   İsteyene ver sen onu
   Bana Seni gerek Seni
 
    Romanın yazılış amacını da bize yol simgeleri anlatıyor: “Anadolu’yu karış karış dolaşıp tekkelerle, dervişlerle, onların menkıbeleriyle yatıp kalkmaya başladığında, bir yol arayışına girecektin. Doğru yolu bulmak değildi amacın, belli bir yola girmek de değildi. Yoldan çıkmak, kendini hayat yolunun ortasında karanlık bir ormanda bulmak istemiyordun o kadar.”
   Yazar Nedim Gürsel,Hz Muhammed'in hayatı ile Kuran'dan yola çıkarak İslam'da inanç ve şiddeti sorgulayan bu roman,aynı zamanda çoksesli bir destan.Allah'ın kendisine''şahdamarından dha yakın''hisseden hayal dünyası zengin bir çocuk ile Harbi Umumı'de Peygamber'in kenti Medine'yi savunmuş dedesinin hem acıklı hem mutlu öyküsü.
''Bir gün bu satırları yazacağını hayal bile demezdin.Yazdığın nice muhalif sözcükler,aykırı cümleler gibi.Oysa bu satırlar ne kıyamet gününün habercisi ne isyana çağrı.Ne de çocukluğunda Peygamber'in dünyasına doğru çıktığın yolculuğun izlenimleri.Belkı geçmişe yaptığın bir yolculuk bu,ama paylaşılması mumkun olup da anlaşılması pek mümkün olmayan bir şeyi,inancı sorguluyorsun''
Son durum yazarın'Allahın Kızları'' adlı romanına açılmış davaya savcı takipsızlık kararı verdi...
Kıtabı okumanızı tavsıye edıyorum oldukça ilginç ve farklı bır anlatımla karşı karşıya kalacaksınız...


216/3...(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi,fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde,altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.''(EÖ/EZÖ)

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

Yorum Yaz...