Giriş Yap

Firkete Hesabına Giriş Yap


Yabancı basın peşimde efendim.

Bir aydır yan gelip yattığım için muhallebi kıvamına ve emeklikafasına geldim. Oradan oraya koşturan, kâh yazan kâh oynayan Gülse'den eser yok. Geçen gün bahçede akrep görüp bir hafta heyecanla ve her seferinde bire bin katarak ona buna anlattım. Hayatımın önemli olayları bunlar artık: Akrep görmek, kertenkeleye rastlamak, akşam simidinin fırından çıkması. Bu esnada, bir ay önce yapıp o hayat ve sanat gailesinde unuttuğum bir röportaj yayımlanınca, dingin hayatım heyecandan alt üst oldu adeta... Avrupa Yakası ve Türk televizyonlarıyla ilgili yaptığım röportaj, Financial Times gazetesinde yayımlandı. Financial Times, ünlü Financial Times, bildiğimiz. Dedeman Oteli'nin taklidi 'Babaman Oteli' gibi isim benzerliğinden yola çıkan, sözgelimi bir grup İngilizce İşletme öğrencisinin çıkardığı bir gazete değil. Şu anda bile, bahçeye çıkıp, yan komşuya seslenip, "Deniz bugün dalgalı mıymış,"tan girip, lafı "Hayır, çünkü ben evden daha çıkamadım, Financial Times'ta röportajım çıkmış, telefonlar susmuyor," gibilerinden bu noktaya getirmeyi istiyorum aslında! Eskiden bu konularda daha hazımlıydım. Yabancı basınla ilişkim, 1997 yılında CNN'den Peter Arnett'ın benimle yaptığı röportajla başlar. Bu Peter Arnett da James Bond'un 'Cezmi Bant' olması gibi bir uydurma isim değil, orijinali! Hani Körfez Savaşı'nda geceleri sabaha kadar haber aldığımız ünlü muhabir.
1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

Yorum Yaz...